ALAÇATI!

Alaçatı’nın tarihi çok eski yıllara dayanır. Alaçatı’da yaşam çok kültürlerin bir arada yaşamın bir mozaiği gibidir. Çalışkan, üreten, bir arada kardeş gibi yaşayan topluluktu. Ne zaman Bütün şehir yasasına tabi oldu Alaçatı elimizden kaymaya başladı.Alaçatı, Tütün’üyle Anason’uyla, Enginar’ıyla, Kış kavunuyla, Siyah İnciriyle, hele Anasonu Meydan larousse’ta bile dünyanın en güzel Anasonu olarak geçer. Son yıllara kadar Alaçatı meydanında üreticiler Alaçatı’da tüketemedikleri sebzelerini sabah çok erken saatlerinde nakliye kamyonlarıyla veya sabah ilk otobüsle kimi güzel yalı pazarına, kimi Eşref paşa pazarında cumartesi pazarlarında satar akşam son otobüsle Alaçatı’ya gelirlerdi. Belki az para kazanırlardı ama mutluydular. Her geçen gün Alaçatı'da bazı değerlerimiz kayboluyor, bu değerlerimizi ayakta tutmamız lazım. Alaçatı içinde yaşayan hala saf temiz duygularını kaybetmemiş insanlarımız yaşamakta. Alaçatı merkezinde yaşayan insanların vakitlerini geçirebileceği sohbet edebileceği mekânları yaratmak lazım.Akşam yemeğinden sonra kıraathaneye gider masalarında tavşankanı çay veya kahvelerini içer hoş sohbet ettikten sonra tekrar evlerine giderlerdi.Şimdiki gibi elektrik faturaları kabarık gelmezdi su faturaları ona keza. Telefon, İnternet faturaları ona keza. Cep telefonlarını çocuklarımız her yıl bir üst model değiştirmek için sıraya giriyorlar.

Cep telefonu faturaları cebimizi nasıl yaktığını biliyoruz.Evlerimizde tarhana çorbası pişiren kaç aile vardır. Biz yaştaki yaşayanlar evimizde tarhana çorbası veya mercimek çorbası içmeden işe gitmezdik. Şimdi ne yapıyoruz hadi nerede güzel kahvaltı salonu var oraya gidelim diye akşamdan program yapıyoruz. Aman biz çok ezildik çocuklarımız rahat etsin diye çabalıyoruz.Yaşamak son günlerde çok zorlaştı. Ayın sonunu getirebilmek için bin bir zorlukla karşı karşıyayız.25 Aralık Cuma günü sabah kahvaltımı yaptıktan sonra “eşime hanım sen ev işini bitirince dükkâna bakar mısın? Ben biraz dolaşmak istiyorum dedim.” Kemalpaşa caddesinden Cumhuriyet meydanına doğru yürümeye başladım. Hava o kadar soğuktu ki burnum uyuşmaya başladı. Keşke bir bere alsaydım diye kendi kendime düşünürken hadi oradan dedim. Sen ne soğuklar gördün bu kadar soğuktan ne olur ki deyip yoluma devam ettim.Yolumun üzerinde Alaçatı’da küçük esnaf olarak bir tek bakkal Ali Salkım kaldı. Ali Salkımın yanına uğradım eşiyle beraber oturuyorlardı. Ayaküstü sohbet etmeye başladık. Ali de artık yorulmuş işlerden şikâyet ediyor. Sokakta kimsecikler yok bende iyi bir kiracı bulursam bende bu işi bırakıcam artık diyor.Bu sokakta artık huzurumuz kalmadı her taraf bar oldu diyor. Dün akşam saat 02.30 da karşıdaki barda kavga çıktı kızlı erkekli insanlar saat 04 kadar kavgaları sürdü saat 04.30 anca uyuyabildik. Onun için kiraya verip bizde yavaş yavaş Alaçatı’yı terk edeceğiz böyle giderse diyor. Ali Salkım’a baktım çok mutsuz görünüyordu. Yanından ayrıldım Kürt Ali’ nin eski dükkânının önünden pazaryerine doğru yürümeye başladım.Sokaklarda kimse yoktu ama her dükkânın kapısı kapalıydı her dükkânın kapısına onlarca tebligat mektupları iliştirilmiş, masalar kimi yan konmuş kimisi diğer masanın üstüne konmuş hayalet şehir gibiydi. Pazaryeri Caminin önüne geldim caminin yanındaki dükkânlar boşaltılmış dükkân sahipleri kendi malzemelerini almışlar işlerine yaramayan malzemeleri dükkânlarının önünde veya mekânlarının içinde bırakmışlar. Böylesi güzel bir mimari yapının etrafındaki bu çirkin görüntü beni ve Alaçatı’lıları çok üzdüğünü biliyorum. Bu çirkin görüntünün yetkililerin bir an önce temizlemesi gerekmez mi diye kendime sormadan edemedim.

"2015 yılında yazmış olduğum yazım"

 

Kalın sağlıcakla….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

YAŞANMIŞ ANILAR!

YAŞANMIŞ ANILAR!  Bir köy çocuğu olarak geldim dünyaya. Bir yılkı atı kıvamında büyüdük yetiştik, türlü badireleri geçerek. Bu zamana gelinc...