Gelinciklerin kızardığı, papatyaların
ağardığı, otların yeşerdiği, doğanın şenlendiği bu ilkbaharda 11.si 9-12 Nisan 2020
tarihlerinde Alaçatılı kadınlar ve erkekler, çoluk çocuk hep birlikte kimi doğanın
güzelliklerini seyredecekken kimisi de doğadan topladıkları otlarla yarışma imkânı
bulacaklardı. Bir kısmı Ot Aşı Yemeği, bazısı da “En çok Otu Toplayan” olmak
için yarışacaklardı... Alaçatı’nın mis gibi yemek kokan sokaklarına misafirler
kendilerini teslim edeceklerdi...
Ne de güzel bir hikâyesi vardı hâlbuki önceki yıllardan akıllarda kalan;
“Rüzgâr tanrısı önce denizi okşadı sonra sokuldu sahile…
Hafifçe dokundu toprağa…
Toprak yavaşça irkildi
rüzgâr tanrısının esintisiyle…
O esintiyle birden başladı dans etmeye al yanaklı kız.
Uzun siyah saçlarını
savurdu rüzgâra, toprağa.
Al yanaklı kızın sevgisi,
rüzgâr tanrısının ahengiyle
toprak kapladı
kendini birbirinden farklı,
birbirinden güzel otlarla…
İşte o otlardır
yüzyılların öyküsünü
günümüze kadar taşıyan,
besleyen, büyüten…”
Rüzgârına tutunup Alaçatı’ya gelenler
doğanın en güzel otlarına dalıp giderlerdi! Sonra, Alaçatı’nın taş evlerinin
önünden geçerken dantellerin arasından yayılan o güzel kokuya teslim ederler
kendilerini... Efsaneye göre Alaçatı doğasında 1001 çeşit ot yetişirmiş.
“En fazla otu kim toplayacak?”
Gelecek kuşaklara doğadaki ot çeşitlerini tanıtmak! Bunu başarmanın sırrı; çok fazla çalışıp, doğayla kucaklaşmak ve yaban otlarını tanımaktan geçiyor. Alaçatı ot yemekleri yarışmasından geçiyor... Dünyada birçok kişi fast-food ile beslenmeyi tercih ederken, Alaçatı Ot Yemekleri yarışmasının bir amacı da, zeytinyağlı ot yemeklerinin ne kadar sağlıklı olduğunu halkımıza anlatmak. Bu yıl “ALAÇATI OT FESTİVALİ”11.’si 9-12 Nisan’da Alaçatı sokakları yemyeşil ot ovası gibi olacaktı. Çocukluğumda bahçemizde çalışırken sınırlarda yetişen ısırgan otlarını temizlerken parmaklarım ve bacaklarımı ısırgan otları ısırır bütün derim kaşıntıdan kabarırdı. Hem de saatlerce acısı geçmezdi.
Annem bana “ısırganların tazelerinden bir kenara ayır akşama çalkama yemeği yapar ısırganları da içine doğrarız çok lezzetli olur hem de sağlığımıza iyi gelir” derdi. Son yıllarda eşim de her hafta pazardan muhakkak ısırgan otu alır. Isırgan otlu börek, Isırgan çorbası, Isırgan çayı, ekşi mayalı ısırganlı ekmek, ısırgan pilavı yapar…
Isırgan otunun faydaları saymakla bitmezmiş; soğuk algınlığına, öksürüğe, egzama, bahar nezlesi, böbrek ve mesane hastalığına, saç sorununa, iyi geliyormuş.
Hareketlilik esnafımızın yüzünü güldürecekti ama maalesef Bu yıl 11. Alaçatı Ot Festivali dünyada ve ülkemizde yaşanan Corona Virüs Hastalığı (COVID-19) nedeniyle iptal edildi. Tabiî ki her işin başı sağlık…
Sağlıklı günler de buluşmak dileğiyle, #evdekalın sağlıkla kalın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.