ALAÇATI ESNAFLARI!

Çocukluğumuzun şirin Alaçatı’sında unutulmaz simalar vardı. Bu insanlar, o dönem benim yaşımdaki çocukların beyinlerinde derin izler bıraktılar… Her çocuğun bunlarla ilgili yüzlerce anısı vardır. Özellikle esnaflarımız, zanaatkârlar, kanaat önderleri. Çünkü bu insanların sayısı parmakla sayılacak kadar az değildi. Manifaturacılarımız vardı: Recep Demiral, Ekrem Kandemir, Salih Çetin, Ekrem Sezginer, bir tek Ekrem Kandemir’in oğlu Hasan Kandemir babasından kalan manifaturacı dükkânını devam ettiriyor. Terzilerimiz vardı: Terzi Şadi Gökseloğlu, Terzi Sırrı Atatekin, Terzi Kazım Önal, Kartal Ahmet, Terzi Erdoğan Erman, Terzi Hayati Akten, eski meslektaşlarımdan Terzi Şadi’nin oğlu babasının mesleğini yapıyor.

Bir de Terzi Ahmet Girgin kaldı terzilik yapan 10 000 nüfuslu Alaçatı da.Fırıncılarımız vardı: “Orhan Ağa” Orhan Belge, Fırıncı Mahmut, Fırıncı Kürt âli “Ali Kürekçi”,Fırıncı Barbun Hasan, “Hasan Barbun”,Fırıncı Fehim Keskin, Alaçatı da bir tek Rahmetli Fehim Keskin ağabeyin oğulları baba mesleğini yürüyorlar.Demirci ustalarımız vardı: Mehmet Körükçü ve oğulları, Salih - Ali, Yılmaz, Demirci Şaban (örsçü) Mustafa Örsçü, Sultan ablanın oğlu Ahmet usta “Marar”.Nalbantlarımız vardı: Nalbant Musa Baysal, “Musa dayı”oğulları Kazım Baysal, Kemal Baysal, Kemal ağabeyimizin oğulları Musa ve Hulusi Baysal, babalarından kalma mesleklerini evlerinde sakladıkları nal ve çivileri tarihi eser olarak saklıyorlar. Kendilerine baba mesleğini yapmıyorsunuz diye sorduğumda “Artık memlekette Eşek veya beygir mi kaldı?” deyip serzenişte bulundular. Kunduracılarımız vardı; Kunduracı Muharrem Öztürk, oğlu Ziya Öztürk, Ahmet Özcan, Sıtkı Özcan, Karaköylü Mehmet Kaplan, Kesreli Sıtkı Ağa, Reşat Yumutkan, Mehmet Er, Turkay Mermer, bu güzel esnaf ve sanatkâr ağabeylerimizden bir tek Mehmet er aramızda bu ağabeyimizde çok yıllar önce bu mesleğini artık yapmıyor. Rahmetli Kunduracı Mehmet Ağabeyle dükkân komşusuyduk. İsmail Güral Efendi’nin evinin altındaydı dükkanlarımız. Bizim dikiş makinesinin sesini o duyar, biz de onun ayakkabıyı tamir ettiği çekiç sesini duyardık. Kahveci Sarı’ya “Sabahattin Kosacı” beraber çaylarımızı söylerdik.Yıllarca bir birimizi kırmadık. Yıllar sonra ayakkabı tamir etmekle dükkân kirası ödenmez deyip dükkanı kapatmak zorunda kaldı. Daha sonra belediyeden Pazaryeri Cami önünden bir yer kiralayıp birkaç sene bu camekânlı kulübede Alaçatı’ya hizmet etti. Sit olayından sonra bu mekanını kapatmak zorunda kalmıştı. Aramızdan ayrılan büyük ustalara Allah’tan rahmet diliyorum. Ne güzel insanlardı onlar.Küçük esnafın ve sanatkârların sorunlarına değinenmek gerekiyor. Tekeller nedeniyle zor günler yaşayan esnaf eleman ve çırak bulmakta zorluk çekiyor. Çıraklık konusunda kurumlar elaman yetiştirmeli ve bu sorunu eğitimle çözmelidirler. Büyük marketler küçükleri eziyor. Türkiye genelinde olduğu gibi dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar çok AVM var. AVM’ler her açıdan sizlerin işinden, aşından bir şeyler alıyor. Küçük esnaf her geçen gün yok oluyor. Ayakta kalmak için mücadele ediyor. Mücadele edemeyenler ise yok olup gidiyor. Yetkili makamların artık küçük esnafın sesini duymalılar.

Kalın sağlıcakla…

 

 

 

 




6 yorum:

  1. Birde hevacı hasan usta ile onun oğlu enişten olur (mehmet dayının kızı gülgünle evliydi rahmetli)ekrem hayri de vardı alaçatı esnafı olarak vardı ömer abi unutmuşundur diye yazdım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onları önceden yazmıştım. Çok değerliydiler Kara helvanın belki de Türkiye de onlardan daha lezzetlisini yapan çıkmamıştır. Mekanları cennet olsun.

      Sil
  2. Ben daha portakalda vitamindim sende küçüktün diye hatırlamıyor olabilirsin diye düşündüm abi.

    YanıtlaSil
  3. Canı gönülden tebrik ederim. Çok güzel yorum ve tespitler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üstadım ailemizi çok iyi biliyorsunuz. Mehmet dayım ve Gülgün ablamı Ekrem eniştemi, ben sizinle tanışmak istiyorum. Mahsuru yoksa eğer biraz kendinizden söz edermisiniz.?

      Sil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

YAŞANMIŞ ANILAR!

YAŞANMIŞ ANILAR!  Bir köy çocuğu olarak geldim dünyaya. Bir yılkı atı kıvamında büyüdük yetiştik, türlü badireleri geçerek. Bu zamana gelinc...