Beş mahallede delege
seçimleri yapılıyordu. Partide paramız yoktu, ilçeden herhangi bir para yardımı
gelmiyordu. Beldede yapılan seçimlerde kendi imkânlarımızla A7 çizgisiz kâğıda
delege isimlerini yazıp küçük bir karton atıyorduk. İlçeden sorumlu görevli ve
iki divan kurulu üyesinin önünde isimler sayılarak delegeler belli oluyordu.
Delegeler belli olduktan sonra İlçe Başkanlığı seçimleri yapılırdı. Faik
Tütüncüoğlu Çeşme İlçe başkanı oldu.
İlçe Başkanlığı seçiminden sonra Belde
Başkanlığı seçimleri yapılması için tarih belirlenmişti. Ben de Yenimecidiye
Mahallesi’nden delege seçilmiştim. Arkadaşlarım benim Belde Başkanlığı için
sürekli adımı zikrediyorlardı. Kemalpaşa Caddesi’nde bulunan terzi dükkanım bir
siyasi parti binası gibiydi. Alaçatı SHP Belde Binası gibi kalabalık olurdu. Bundan
çok rahatsız olmuyordum. Amacım, Alaçatı’yı hak ettiği yerlere taşımak olduğu için,
mücadeleyi çok seviyordum. Bu işler gönül işleri, herkes elini taşın altına koymalı
diye düşünürdüm. Bazı büyüklerim ve dostlarım, “Enayi misin sen bu kadar insana
çay ısmarlıyorsun?” diye beni
eleştirirlerdi. Ben de “Olsun, insanlar benim yanıma geliyorsa ben de onlara
bir gönül şerbeti ısmarlamışım ne olur.” diye cevap verirdim.
Belde seçimleri yapıldı ve ben en çok oyu almıştım. Yönetim
kuruluna, Ramazan Koçlu, İsmail Tığlı, İsmet Eser, Hasan Gözener ve ben
seçilmiştik. İlk yönetim kurulu toplantısını, belde binamız olmadığından, benim
dükkânımın karşısındaki Ali Çakar’ın kahvesinde yapmıştık. Görev bölümünden
arkadaşlarım, beni SHP Alaçatı Belde Başkanı olarak görevlendirdiler.
Yürütme kuru olarak, çalışmalarımızı ve iktidar
partisinin yanlışlarını kamuoyuyla paylaşıyorduk. Alaçatı ile ilgili yapılan
yanlışlıkları halka aktarmamız hızla devam ediyordu.
Dükkânımın yanında Anavatan Belde binası
bulunmaktaydı. Akşamları terzi dükkânım hınca hınç doluyordu. Anavatan iktidarının
yanlışlarını dükkânımda tartışıyorduk.
Eski beyaz saçlılar, hepsi benim gönüllü siyasi danışmanlarımdı.
Süleyman Akkaya, Süleyman Tünay, Nevin Tezcan, Şükrü Balkaş, Ayhan Tezcan, Ahmet
Özen, Rafet Belge ve daha isimlerini burada yazmakla bitiremeyeceğim partili
büyüklerim ile bir bütün olmuştuk. Abdurrahman Keskin, Fehim Keskin, aralarında
eski belediye başkanlığı yapmış bazı arkadaşlarım, meclis üyeliği yapmış
ağabeylerimdi.
Bir gün Şaban Özen dükkânıma geldi ve “Ömer, evimin
altındaki dükkânı size vereyim, Belde Binası olarak kullanın. Sizden kira da
almayacağım. Partimize benim de katkım olsun.” dedi. Çok sevinmiştim. Hemen
yönetim kurulunu topladım ve arkadaşlarıma Şaban Özen’nin düşüncelerini
aktardım. Karar defterimize karar aldık ve sağ olsunlar, Hasan Gözener ve İsmet
Eser, inşaatçı olduklarından, Şaban Özen’in dükkânını biraz restore etmiş, masamızı
Fotoğrafçı Naim Güner, sandalyelerimizi ise Rasim Demirel hibe etmişlerdi. Atatürk
ve İsmet Paşa’nın fotoğraflarını bir şekilde bulup belde binamızı tamamladıktan
sonra İl Başkanımız Sayın Şeref Bakşık ve ilden katılan misafirler, Çeşme İlçe
Başkanımız Sayın Faik Tütüncüoğlu ve İlçe yönetimi ile Çeşme ve Alaçatı’dan
katılan Partililerle açılışımızı yapıp Ege Bölgesi’nde açılan ilk belde
teşkilatı unvanını almıştık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.