AZİZ NESİN

Aziz Nesin’i bir televizyon programının açık oturumunda izlemiştim. Terzi dükkânımda kendisiyle ilgili yorumlar yapardık. Kendisine haksız eleştiri yapan arkadaşlarıma karşı Aziz Bey’i nedense hep savunurdum. Aziz Nesin’e karşı bir sevgim vardı. 1983 yılında siyasi partilerin belde başkanlıklarının açılması yasası çıktıktan sonra İzmir de ilk belde teşkilatını Alaçatı’da açmıştık. Sosyal Demokrat Halkçı Partisi’nin ilk kurucu Belde başkanı oldum. Belde Başkanlığı yaptığım yıllarda milletvekili adayları belde teşkilatlarını ziyarete geldiklerinde, sohbet ederken  ne kadar kelime hazinemin kısıtlı olduğunu fark ettim.
 Yıllarca terzilik mesleğimden dolayı Türkiye’yi veya dış ülkelere gezmek için ekonomik yöndense fırsatım olmadı. Terzi olmak için sekiz sene çıraklık yapmaktan ve çok çalışmaktan kitap okuyamadım. Kelime  hazinem çok kısıtlıydı. Madem Alaçatı’da Sosyal Demokratlar beni Atatürk’ün kurmuş olduğu partiye belde başkanı yaptılar bende bu partide kendimi yetiştirmem lazım deyip ilk olarak Aziz Nesin’in tüm kitaplarının bulunduğu seti almıştım. İlk okuduğum kitabı “ Nah Kalkınırız” daha sonra “Şimdiki Çocuklar Harika” ve sonra arkası geldi. Aziz Nesin’in kitaplarını okudukça Aziz Nesin’i daha çok sevmeye başladım.
 1989 yılının Ağustos ayında kitapçı dükkânı açmaya karar verdim. Dost Kitabevi ve Kırtasiye dükkanıma ilk olarak İzmirli çocuk yazarlarımızdan Mevlüt Kaplan’ı misafir ettim. Atatürk Kültür Merkezini iki okulumuzdan da katılan çocuklarımız hınca hınç doldurmuşlardı. Çocukların sorduğu sorular Mevlüt Kaplan hocamızı baya zorlamışlardı. Mevlüt Kaplan: “Aman Ömer! Ne olur bu çocuklara sahip çıkalım. Çok muhteşemler. Sık sık yazarlar getirip bu çocukları yazarlarla buluştur. Bu işlerde sana düşüyor” dedi. Ben de kültür ve edebiyat yolumu çizmeye o anda karar verdim ve bir görev üstlendim.
 1995 yılında Alaçatı’ya Aziz Nesin’i imza günü ve söyleşi yapmak için davet etme kararı aldım. Aziz Nesin’e ulaşmak için İzmir Kitabevi sahibi olan Yaşar Tok kardeşimden Aziz Nesin’i imza gününe getirtmek istediğimi ve bana bu konuda yardımcı olmasını istedim. Yaşar Kardeşim, hemen telefonu eline aldı ve Aziz Nesin’i aramaya başladı. Aziz Bey’in Asistanı olan Ayben Hanım Aziz Bey’in Çatalca’da olmadığını ve kendisine bu isteğinizi iletirim deyip konuşmalarını sonlandırdılar.
 Aziz Nesin birkaç gün sonra Yaşar arkadaşımı arayıp Ömer Bey’in telefonunu verin, ben kendim Ömer Bey ile görüşeyim demiş. Yaşar arkadaşım benin numaramı kendisine vermiş. Saat 13.00’de dükkân telefonum çaldı. Karşımdaki ses,ben Aziz Nesin! Nasılsınız? Ömer Bey beni aramışsınız,  imza günü düzenlemek istiyormuşsunuz ?...” deyince ben heyecandan telefonun ahizesini elimden düşürdüm. Türkiye’nin en ünlü yazarıyla konuşuyordum. Dilim damağım kurudu birden ne söyleyeceğimi bilemedim. Neyse ki kendimi toparladım. Evet, hocam sizleri Alaçatı’da ağırlamayı ve çocuklarla buluşturmayı çok istiyorum dedim. Ve bu isteğimi kabul etti. Karşılıklı imza günü tarihini belirledik.
 5 Temmuz 1995 saat 18.00-21.00 olarak belirledik. Aziz nesin 4 Temmuz’da Alaçatı’ya geldi. Kendisini önce Dost Kitabevi’ne getirdim. O gün hava sıcaklığı 40 derecenin üstündeydi. Dükkânda çok az kalarak “Ömer beni otele bırak biraz denize girmek istiyorum” dedi. Çiftlikte bulunan  Cardia Otel’e vardık. Otelin lobisinde birkaç dakika sohbet ettik. Çeşme ve Alaçatı’yı biraz kendisine anlatma fırsatım oldu. Aziz Bey Alaçatı’yı çok sevdiğini belirterek, “İki gün imza günü yapalım” dedi. Tabii ki ben çok sevinmiştim. Aziz Bey’in Alaçatı’da iki gün kalmasına...
 Ertesi gün 5 Temmuz. Aziz Nesin’i otelinden almaya gittik. Otelin lobisinde beni bekliyordu. “Hazırsanız gidebiliriz” dedim. “Ben hazırım dedi Aziz Nesin okuru fazla bekletmeyelim” Beraber Kartal marka arabamla Alaçatı’ya geldik. Saat 18.00 olmasına rağmen hava yine çok sıcaktı. Aziz Bey’i Cumhuriyet Meydanındaki biber ağacının koyu gölgesinde masasını hazırlamıştım. Çeşme, Alaçatı ve İzmir’den gelen okurlar Cumhuriyet Meydanı’nı doldurmuşlardı. Okurları masasının önünde uzun kuyruk oluşturmuştu. Aziz Nesin’i, alkışlarla masasına aldık ve imza günümüz başlamıştı. Saat 21.00’de ben Aziz Nesin’in yanına gittim. “Hocam çok yoruldunuz, kitap satışını durduralım” dedim. Aziz Hoca bana “Yok yok! Siz devam edin. Para kazanmaya bak ben devam ederim” dedi. Ben öyle söylemesine rağmen kitap satışını durdurdum ve kitap imzalatmak isteyen arkadaşlarıma “Merak etmeyin Aziz Bey yarın da imza gününe devam edecek” dedim.  Çok sayıda okur ertesi güne kalmıştı kitaplarını imzalatmak için.
 Aziz Nesin’i 5 Temmuz 1995 günü, yani imzadan 3 saat sonra 23.20 de kaybettik. Tam 25 yıl geçti. Ben her yıl Dost Kitabevi Aziz Nesin’i ölüm yıldönümünde anıyoruz. Ama bu yıl çok farklı. CoronaVirüsü nedeniyle Aziz Nesini halk olarak meydanlarda anamıyoruz.“Aziz Nesin bu yıl 105 yaşında” 
“UNUTMADIK UNUTULMAYACAĞIZ”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

YAŞANMIŞ ANILAR!

YAŞANMIŞ ANILAR!  Bir köy çocuğu olarak geldim dünyaya. Bir yılkı atı kıvamında büyüdük yetiştik, türlü badireleri geçerek. Bu zamana gelinc...