Ben’im Alaçatı okurlarıma sonsuz teşekkürlerimle…

İlk baskı tükendi, ikici baskısı raflarda yerini aldı.
Ülkenin dört bir yanında kitapçılarda ve online mağazalarda da eşzamanlı olarak 2. Baskısının satışına başlanan Ben’im Alaçatı’ya göstermiş olduğunuz ilgi ve alakadan ötürü sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Nice baskılara ve yeni kitaplara yelken açmak üzere bugün “2”.Baskı dedik…
Benimle birlikte bu yolculuğa çıkan siz değerli dostlarım, okurlarım iyi ki varsınız…
ÖMER ÖNAL


SONBAHAR

Bir Eylül ayını daha bitirdik. Yavaş yavaş Ekim ayını ’da bitirmek üzereyiz. Yapraklar sararmış hatta kurumaya başlamış görünümlü, otlar samani renkli… Kimi topraksa son nefes alır gibi kupkuru! Ne kadar toplanmış su varsa, gölette, barajda epey çekilmiş, buhar olmuş… Rüzgâr son deneyimlerini yaşıyor. Bu yıl yine çıkan Yangınlardan doğamız kapkara görüntülerle kışın gelmesini bekleyip yeşermek istiyorlar.! Gençlik yıllarımda günlerden bir öylen vakti gibi sonbahar, tarlada çalışırken yorgunluk… Tarlamızın sınırında otururken uykuya dönüşen gevşeklik. Toprağın gevşemesi, sürülmesi gerekiyor. Ekimde ise tohumun atılması. Çocukluğumdan beri Eylül ayını severim. Nedenini hiç kendime sormadım. Ama Eylül ayını hep sevmişimdir. İşlerin sonlandığı, okulların hep Eylülde açıldığı, Kurtuluş Bayramlarının kutlandığı… Güneşin yaz aylarındaki gibi gökyüzünde tam başımızın üstünden değil de yandan gülümseyerek baktığı, arada bulutların arasından bizleri seyrettiği hüzünlü bakışlarını izlediğimiz aydır Eylül. Bunları bize yaşatan Eylül’dür. İşte yine bir Eylül daha bitti. Tabiat malum elbisesini giydi yine. Bütün dallardan canlar çekilmek üzere. Bunun için işte, sararmakta yapraklar. Sevdiğini yitirmiş kalpler gibi atıyor benzi ağaçların. Ve solmadan hayatın renkleri... İşte yine bir eylül daha bitti. Bu bitiş yalnız çevrede mi, tabiatta, ağaçlarda mı? Biten her Eylülde, baharlarda filizlenen umutlar da bitiyor mu? Tükendi mi yine bütün ümitler? Kalmadı mı ufkunuzda hiç bir canlı renk? Peki değişen ne? Hep aynı uzaklıkta değil mi size sevdikleriniz?

Hep aynı değil mi hayalleriniz? Ve aynı değil mi geceleri uykularınızdaki düşleriniz? Peki öyleyse bu karamsarlık niye? Hadi yine siz unutmaktan değil unutulmaktan korkun. Çünkü unutulmak çok daha büyük bir yalnızlıktır elbet. Unutmayın ki yaşasın varsın hayallerinizde ve düşlerinizde sevdikleriniz.
Siz unutmadıkça daha nice Eylüller bitecek, daha nice baharları kucaklayacaksınız içinizde bitiremediğiniz Sevgilerle. Düşünün hadi! Her yitirilenin arkasından dökülen yaşlar aynı değil mi? Kişileri farklı bile olsa. Aynaya bakın bir kere. Seyredin yüzünüzü ve varın farkına bitkinliğinizin. Peki nereye ve ne zamana kadar sürecek bu yılgınlık, nereye sürüklemekte sizi bu küskünlük? 

Hadi biraz daha dikkatli bakın aynaya ve gönlünüzden atamadığınız sevginin halen var olduğunu görün gözlerinizde ve yine güvenin yüreğinizdeki sevgilerin büyüklüğüne. Güvenin bu büyük sevgilerin gücüne.  Bu sevgilerin gücüyle yeniden yeşertin umutlarınızı mevsim hazan bile olsa.Yeter ki bitmesin içinizdeki sevgiler, dönmesin hazana. Biten Eylüller gibi hayalleriniz sararıp solmasın ve de duygularınız sararan yapraklar gibi. Unutmayın; “Unutmak değil, unutulmak daha büyük bir yalnızlıktır.”


 Sevgiyle ve sağlıkla kalın.

 05/10/2021



Çeşme Life Dergisi

 ÇEŞME LİFE Dergisi Eylül ayı sayısında şahsıma ve Yeni çıkan BEN’İM ALAÇATI Kitabıma geniş yer verdiği Sayın Erkan Karadede ve Gamze Taşkın Karadede’ye ve tabiki Röportajı gerçekleştiren Seren Cambaz dostlarıma gönülden Teşekkürlerimi sunarım.



YAŞANMIŞ ANILAR!

YAŞANMIŞ ANILAR!  Bir köy çocuğu olarak geldim dünyaya. Bir yılkı atı kıvamında büyüdük yetiştik, türlü badireleri geçerek. Bu zamana gelinc...