SEÇİME GİDERKEN

1974 yılında askerliğimi bitirmiş, Alaçatı’da terzilik mesleğimi icra etmek için arkadaşım olan Emin Özen ile birlikte ortak dükkânımızı açmıştık. 2 ay sonra Kıbrıs Barış Harekâtı başladı ve işlerimiz çok iyi değildi. Barış harekâtından sonra işlerimiz açıldı. Dükkânımıza sağcısı solcusu geliyor siyaset pek konuşmuyorduk. “Birgün arkadaşım; “Cumhuriyet Halk Partisi Çeşme Gençlik Kolları yönetimine girmek istiyorum” dedi. “Ben arkadaşıma boş ver siyasete girmeyelim, bak işlerimiz güzel particilik yapıyorlar diye bize gönül koyarlar ve bize gelmezler” dedim.1976 yılında Alaçatı Belediye Başkanı olan rahmetli Lütfü Koparal görevden alınmış ve ara seçimler yapılıyordu.

Cumhuriyet Halk Partisi adayı Abdurrahman Keskin idi. Abdurrahman Ağabey çocukluğumun yaşandığı evimizin karşı komşumuzdu. Memleketini seven ve iyi bir belediye başkanlığı yapabilecek bir kişiydi. Siyasete ben de o gün katılmış oldum. Gün bu gündür siyaseti çok sevdim. Bir insan siyaseti neden yapar? Memleketine hizmet etmek için. Bin dokuz yüz seksen yılında ihtilal oldu. Abdurrahman Ağabey seksen ihtilalinde çok ağır bedeller ödedi. 1984 yılına kadar Abdurrahman Ağabey’den siyaseti öğrenmiştim biraz. Önceki yıllarda terzi dükkânımıza üniversite öğrencisi gençler gelir, onlarla ülke ve beldemiz hakkında siyasi sorunları birlikte tartışırdık. Genç kardeşlerimizden de çok öğrendiklerimiz oldu. Bu bilgilerle Alaçatı’da Sosyal Demokrat Halkçı Partisi Belde Başkanlığına seçilmiştim. İzmir’de ilk açılan belde Başkanlığı unvanını almış olduk. Belde binamızın açılışına İzmir İl Başkanı olan Rahmetli Şeref Bakşık, İl yönetim kurulu üyeleri, Çeşme İlçe Başkanımız Sayın Faik Tütüncüoğlu, Çeşme Yönetim Kurulu üyeleri Alaçatı, Çeşme partili üyeleri, sempati duyan arkadaşlarımızın katılımıyla Belde binamızın açılışını yaptık.

Alaçatı’da önceki dönemlerde emeği geçmiş her belediye başkanının onlarca akıllarda kalan eserleri vardır. Yine Çeşme’de önceki Belediye Başkanlarının yapmış olduğu eserlerini onlarcası sayabiliriz. Bugünlere kadar Belediye Başkanları partilisiyle veya halkla karşı karşıya gelmemiştir. En azından bunca yıllık partiliyim ben duymadım. 22 Haziran Perşembe günü bir internet televizyonunda konuşan Çeşme Belediye Başkanı Sayın Ekrem Oran kırk beş yıldır topan banyosunun atıl olduğu binayı tekrar restore edip kullanılır hale getirmesini bir marifet sayan arkadaşımız diğer belediye başkanlarımızı yok sayması talihsiz bir beyanat olmuştur. Keşke yakınında Çeşme siyasetine hakim bir ekibi olsa da kendisine anlatsa… Umarım yaptığı gafı fark eder de eski başkanlardan bir özür diler...

Kalın sağlıcakla…

 

14 MAYIS SEÇİMLERİ!

                               14 MAYIS SEÇİMLERİ!
 Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 21 yıllık iktidarda olan AKP artık miadını doldurmuş ve halkın söylemlerinde; bu iktidar bizi kuru soğana muhtaç etti, et fiyatları, sebze fiyatları almış başını gitmiş şeklinde yorumlar vardı. Ekonomistler, televizyondaki yorumcular Merkez Bankası rezervlerinin dibe vurduğunu, emekli maaşlarının ve asgari ücretin, maaşlarının yetmediğini, vatandaş kredi kart borçlarını ödeyemediği, depremzedeler televizyonlarda ağlayarak isyan ederek “Nerede devlet nerde iktidar?” çığlıklarını televizyon ekranlarında ağlayarak hep birlikte izledik gördük. 
Acılarını, yaşadıklarını gözyaşlarıyla izledik. Halk, sivil toplum örgütleri, tüm belediyeler yardım ellerini uzattılar. Devletin yardımlarının geciktiğini, basın yoluyla televizyonlarda seyrettik okuduk. Bu sefer Cumhuriyet Halk Parti Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı 1.tur ve 2.turda da kaybetti. Muhalefet Partileri faturayı Sayın Kılıçdaroğlu’na kestiler. Peki bu partilerin örgütlerinin hiç mi kabahati yok? 1989 yılından bu güne kadar Çeşme gibi çağdaş bir ilçede iktidarda olduğumuz ve bu dönemde milletvekilliği seçiminde neden oyunu arttırmamış? Doğu, iç Anadolu daha doğrusu Türkiye deki tüm, İl ve İlçe örgütlerinin kabahati yok mu? Önce çuvaldızı kendimize, iğneyi başkasına batıralım. 

Bugün Cumhuriyet gazetesi yazarı sayın. “Işıl Özgentürk’Çokgüzel bir yazıyla yazımı bitirmek istiyorum. “Evet durumumuz bu. Şimdi gelelim iktisat okuyan biri olarak neden muhalefet devamlı kaybediyor sorusuna. Bir bilgi öğrendim, devlet istatistiklerine göre AKP’nin üye sayısı 11 milyon 500 bin, evet ben de inanmadım ama öyle. En büyük muhalefet partisi CHP’nin üye sayısı ise 1 milyon 400 bin. Diğerlerinin tümü 1 milyonu zor buluyor. Şimdi diyelim ki AKP’nin üye sayısının yarısı sahte; gene de 6 milyon kayıtlı üye var ve bu üyeler sadece seçim zamanı değil her gün artık büyük bir köy olan kentlerin tüm mahallelerinde çalışıyorlar. Yani büyük bir örgütlenme ağı var. Mahalle muhtarlarının çoğu AKP üyesi. Kendi bölgelerinde, kim hastalandı, kimin parası yok, kim oğlunu evlendirmek istiyor anında öğrenip harekete geçiyorlar. Düşünsenize bir kasabada yaşıyorsunuz, dükkânınız batmak üzere, hop hemen birileri her türlü yardıma koşuyor. Belinizi doğrultuyorsunuz ve bu dayanışmayı kahvede bine bin katarak anlatıyorsunuz. Cenazeniz mi var, hemen bir taziye çadırı kuruluyor, lokma bile dağıtılıyor. Nasıl minnettar olmazsınız?
 Oğlunuz engelli, sandalyesi bile yok. Hemen ona bir engelli maaşı bağlanıyor ve engelli sandalyesi alınıyor. Bir de aile hekimliği var. Hekime gidip şuram ağrıyor, buram ağrıyor diyorsunuz ve şıp size bir reçete yazılıyor. Eczaneden dünyanın parası tutan ilaçları çerez parası ödeyerek çantanıza doldurup eve gidiyorsunuz. Bu en gelişmiş ülkelerde bile yok. Örneklerden anlaşıldığı gibi AKP’nin ana sermayesi bu sosyal örgütlenme. Bu nedenden Tayyip Erdoğan’ı pek çok insan tapar gibi seviyor ve o giderse bu sosyal ağın çökeceğini düşünüyorlar. Yani AKP öncelikle mikro düzeyde bir ağ kuruyor. Bu ağ makro düzeyde, milletçilik, azınlık (özellikle Kürt) düşmanlığıyla besleniyor.
 Bu kitleyi ne özgürlük ne hukuk ne adalet ilgilendiriyor, üstelik hukuk onlar için uyulması gereken bir yığın kanun getiriyor. Kaçak ev yapamazsın, yanında çalışanlara asgari ücret ödemelisin, sigorta parası yatırmalısın. Özgürlük mü? O da ne? Haftada bir mangal yapıp konu komşu eğleniyoruz ya! Kahvede okey oynuyoruz ya! Bu ağı çökertmek aşırı çalışma, aşırı inat istiyor. Kendi bölgelerinde HDP bu ağı delmek için çok çalıştı.
 Bu seçimde gördük ki işleri zor. Feodalite aşırı dirençli, üstelik tepelerinde Demokles’in kılıcı gibi Öcalan ve Kandil var! Yani kardeşlerim önümüzdeki yerel seçimlerde muhalefet partileri kendilerine çeki düzen vermezlerse, gene oy çalındı diye söylenmesinler, 21. yüzyıldayız ve biraz gençlere ve onların canavar gibi kullandığı teknolojilere yatırım yapın!” 

 Kalın sağlıcakla. 04/06/2023

YAŞANMIŞ ANILAR!

YAŞANMIŞ ANILAR!  Bir köy çocuğu olarak geldim dünyaya. Bir yılkı atı kıvamında büyüdük yetiştik, türlü badireleri geçerek. Bu zamana gelinc...