YAŞ 65, YOLUN YARISI (!)

65 yaş üstü olunca günlerdir evimde ailemle birlikteyim ve sokağa çıkmıyorum. Günlerdir televizyonlarda Corona Virüs haberlerini aralıksız seyrediyor ve bilgileniyorum. Sizlerle de bazı düşüncelerimi paylaşmak isterim.

Zor günlerden geçiyoruz. Birey olarak, ailece, ülkece ve hatta dünyamız zor günler yaşıyor. İnsanoğlunun varoluşundan beri zaten ziyadesiyle zor olan yaşamak olgusuna bir de salgınlar eklenince işimiz çok daha zorlaşıyor. Bu küresel salgının yararları olacak mı bilmiyorum ama Bir musibet bin nasihatten iyidir, diyen atalarımızın sözüne katılmamak da hâl böyleyken imkânsız. Doğaya inanılmaz zararlar verdik, Kadınlarımıza, birbirimize, çocuklara istismar edilip zararlar verdik. Sadece insanlara değil; hayvanlara da zararlar verdik. Hak yedik, sömürdük, masumları öldürdük, daima terazinin kefelerini zenginlerden yana bastırdık, savaştık, bombaladık… Hep zarar verdik.

İnsan olarak bu krizden çıkaracağımız çok önemli dersler var. Görüyoruz ki silahıyla, füzesiyle, teknolojisiyle övünen ülkeler ne kadar aciz kaldırlar. Demek ki her şey gövde gösterisi veya övünülesi teknolojik silahlar değilmiş. Bunun en somut örneği de halk olarak bilinçlenmede çok geç kalan ve sağlıkta çuvallayan İtalya.


Coronavirüs denilen bu lanet salgın sağlık anlamında her doktora, her hemşireye, her acil tıp teknisyenine ve aklınıza ne geliyorsa sağlık alanında okumuş her bireye ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Tabii bunun yanında hastaneye ve tıbbi malzemelere olan ihtiyacımızı da... “Biz dünyaya doktor göndeririz; asker değil!” diyen Fidel Castro’nun artık ne demek istediğini hepimiz çok iyi anlıyoruz.


Bizler ki daha düne kadar doktorlarımıza küfür eden, yumruk atan hatta bunlarla yetinmeyip öldüren insanlardık. Ama gördük ki sağlık söz konusu olup da başımız sıkıştığında ilk yardımımıza koşanlar yine kendileri. Sağlık çalışanlarımız...

Bilinçsiz bir şekilde, tamamıyla kadere teslim olarak beklemek değil anlatmak istediğim. Çalışmak zorunda olmayanlarımız mümkün olduğunca evlerine kapanarak, az insanla çok az temas ederek, tokalaşmayarak, öpüşmeyerek, ellerimizi sıklıkla yıkayarak bu süreci atlatmalı. Uzmanların dediği gibi bu virüse neredeyse hepimiz yakalanacağız ama ne kadar geç olursa o kadar iyi…

Bir iyilikle başlayacak her şey, unutmayalım. Bu zor günlerde bu iyilik hareketlerinin milâdı olsun. Söz, sonra yine sarılırız birbirimize.Yaz geliyor, piknik yaparız, tatile gideriz, sinema salonlarına koşarız, şort, tişört alırız. Çocuklarımızı okullarına uğurlarız, düğünlerde halay çekeriz ve daha nice şeyler yaparız. Ama şimdi değil. Geçecek bu günler de az sabır! Eskilerin dediği gibi “Sabrın sonu selamettir”

Kalın sağlıcakla…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

YAŞANMIŞ ANILAR!

YAŞANMIŞ ANILAR!  Bir köy çocuğu olarak geldim dünyaya. Bir yılkı atı kıvamında büyüdük yetiştik, türlü badireleri geçerek. Bu zamana gelinc...