ZORUNLU EV TATİLİ!

15 Mart 2020 tarihinden bugüne kadar sanki başka bir dünyada yaşıyorum. Sessizlik nefesimi kesmiş, yollar bomboş. Corona Virüs deneniyle yaşamak bir mucizeden öte, sessizliğiyle uğulduyor. 67 yıllık yaşamım boyunca hiç bu kadar evimde istirahat yapmamıştım.

Sabah saat 05:30 da yataktan kalkıyorum. Hemen aşağıdaki odamdaki kitaplarımdan bir tane alıp okumaya başlıyorum.25 sayfa okuduktan sonra televizyonu açıp haber programlarını izliyorum. Ekranlarda bilim insanları sürekli Corona virüsünden bahsediyor. Bilim insanları da kendi aralarında anlaşmazlıklar yaşıyorlar. Biri maske takın diyor, diğeri maskeyi çok sık takmanıza gerek yok diyor. Maskeyi tak diyeni dinliyor, maskemi takıyorum. Diğeri gerek yok dediğinde maskemi çıkarıyorum. Yani maymuna döndük. Maskeyi bir çıkarıyor bir takıyorum. Televizyona kızıp haberleri  kapatıyorum. Biraz hava almak için bahçe kapısını açıp dışarıya temiz hava almaya çıkıyorum.

Kalbimde, yüzümde, sesimde, hatta tırnaklarımın cansız anatomisinde bile sızılı acılar, damar damar bedenimde dolaşıyor. Acaba bu lanet olası Corona Virüs ne zaman dünyayı ve Ülkemizi terk edecek? diye başımı iki elimin arasına alıp düşünmeye başlıyorum.


Her şeyi kendi varoluş felsefesi sayesinde tutmaya çalışan bir zavallı gibi boyumun ölçüsünü alarak bir boşlukta yörüngesiz bir bicimde evimin dört duvar arasında dönmekteyim. Bahçede biraz temiz hava aldıktan sonra Bilgisayarımın başına oturup klavyenin tuşlarına basıp başlıyorum yazmaya. Yazdıkça anılarım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçmeye başlıyor. Gözlerim yine sulanmaya başlayınca kitaplığımın üzerindeki şarap şişesine gidiyor. “Bir kadeh kırmızı şarap belki sinirlerim biraz yatıştırır” diyorum.

Şarap şişesini aldığım gibi bir kadeh doldurup, beyaz peyniri nane şekeri boyunda kesiyorum. Neden nane şekeri?Peynirle oynuyorum ki, zaman geçsin.

Yazımı bitirdikten sonra televizyonun başına oturup Netflix’tenbir film seçip izlemeye başlıyorum.Filmi sadece sinemada seyrederdim. Şimdi teknoloji ilerledi,Netflix’ten izleyebiliyoruz. Hayatımda bu kadar çok film izlememiştim sanırım.Rahmetli annem ve büyük annem çocukluğumda anlatırlardı kolera günlerini... Ne çektiklerini onlarda atalarında dinlediklerini bizlerle o günleri paylaşırlardı. Bizim de çocuklarımız gelecek kuşaklarla bu günleri anlatarak anılarını paylaşacaklardır. En yakın tarihte sağlıklı günlerde görüşmek dileklerimle…


Ha unutmadan, ne diyorduk?#Evdekal#Sağlıklakal


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

YAŞANMIŞ ANILAR!

YAŞANMIŞ ANILAR!  Bir köy çocuğu olarak geldim dünyaya. Bir yılkı atı kıvamında büyüdük yetiştik, türlü badireleri geçerek. Bu zamana gelinc...