Gecenin bir yarısında bu kapalı havada bilmem nedendir yıldızlar ve sıcacık yaz
geceleri geldi aklıma. Bir de cırcır böcekleri Gecenin zifiri karanlığında, o
güzel şarkılarını söyleyen cırcır böcekleri. Son zamanlarda yıldızlara bakarken, cırcır böcekleri gelir oldu aklıma.
Ve sonra cırcır böceklerinin sesleri geldi bir an kulağıma... Şimdi ise; sokak
lambalarının aydınlattığı, ağaçların gölgelerinin canlı yaratıklar gibi
oynaştığı Alaçatı Şehitler Caddesi beni biraz ürkütüyor, ama cırcır böceklerinin
sesleriyle, tatlı tatlı esen rüzgârın tenimi okşaması ruhumu huzurla kaplıyordu
galiba... Doğada her şey o kadar devasa ve gizemli geliyordu ki bulunduğum bu
anda bana...Kendimi küçücük ve savunmasız hissediyordum;geçmişten
gelerek,gözümde canlanan bu zaman parçasında.Anlıyordum ki şimdi;çocukluğum beni
ziyarete gelmişti galiba!.
Sonra devam ediyordum yürümeye bana uzun gözüken bu yolda... Ama tek başıma,
sokak lambalarının aydınlattığı bu karanlık yolda. O an benim için dünya o
kadar gizemli, olağanüstü ve eğlenceli geliyordu ki;bu duygularla etrafa
gülücükler dağıtıyordum,geçmiş zamanın bu ufacık parçasında...Çılgınlıklar
yapıyor,durmadan koşuyor,belki de biraz yaramaz bir çocuk oluyordum ben o
anlarda...Dünya hiç mi hiç umurumda değildi...Kafama takacağım ne bir derdim,ne
de bir sorumluluğum vardı hayatımda...Çünkü ben,ufak bir çocuktum bu
zamanda.Dünyayı keşfe çıkmış,elindeki elma şekerinden ağzı burnu kıpkırmızı
olmuş,yollarda seke seke koşan bir deli çocuk.
Bulutları gri,
ağaçları yemyeşil, denizi belki de turuncu olan, Küçük prens hikâyesi gibi kendimi
onunla birlikte ormanın derinliklerinde kaybolmuş hayal eden bir yoldaş, saf ve
temiz bir dünyası olan küçük bir çocuk.
Ah! Ne güzelmiş o
zaman hayat. Keşke hep çocuk kalsaydım, demeyip sanki çok muhteşem bir şeymiş
gibi büyümeyi istiyordum o zamanda.
Sonra, bir anda etrafı bir hüzün kapladı ben ne olduğunu anlayamadan... Ve
yanaklarımdan süzülen iki damla yaşla kendime geldim aniden... Cırcır böceklerim
gözükmüyorlardı... Ben yine eski ben. Ve hasretin nefesinin ona eşlik ettiği,
havada her zamanki gibi hüznün kokusu vardı etrafa buram buram yayılan...
Keşke diyordum, bir
mucize olsa da çocukluğuma dönsem yine ben...
Küçük Prens de
keşke yanımda olsa. Yine tüm çocukluk arkadaşlarımla ve sevdiklerimle oyun oynasam.
Ama artık ve biliyorum ki; geçip giden günler ve yitirdiklerimiz geri gelmeyecek asla.
Ama artık ve biliyorum ki; geçip giden günler ve yitirdiklerimiz geri gelmeyecek asla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.