Alaçatı,
yüzyıllardır birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. 1600’lü yıllarda Evliya
Çelebi’nin Seyahatname’sinin 9.cildinde anlattığı Alaçatı; 1700’lü yıllarda Ege
Adaları’ndan gelen Rum göçmenleriyle birlikte Alaçatı’nın nüfusu 13 bin
civarında. Rum ve Osmanlı mimari dokusunu bugünkü kuşaklara kadar hiç bozmadan
taşımış. Son on yıldır Türkiye’nin değişik yerlerinden gelen ve yaşamımı bundan
sonra Alaçatı’da geçireceğim diyenlerin sayısı her gün artmakta.Yaşamak için
beldeye yerleşen yeni Alaçatı’lılar, Belediye meclisinin almış olduğu imar
uygulamalarına çok itina göstererek Alaçatı’nın Türkiye ve Avrupa ülkelerinde
değişimi parmakla gösteriliyor.
Birçok Üniversite’de Alaçatı hakkında öğrencilere tez veriliyor.Alaçatı 1980 yıllarına kadar geçimi tarım ile olan,fakat merkezi yönetimlerin tarıma koymuş olduğu kota nedeniyle Alaçatı’da yaşam çok zorlanmıştı. 1980’den sonra Yumru Körfezi’ni keşfeden sörfçüler her yıl Alaçatı’yı Türk turizme tanıtmaya çok gayret ettiler. İlk sörf okulu kuranların başında Tunç Cecan, Engin Kalafatoğlu gibi çok değerli dostlarımız Alaçatı’da ilk olarak Dünya sörf yarışlarını düzenlediler. Görsel ve yazılı basında Alaçatı’nın çıtasını yükselttiler. Bu günlerde Alaçatı’da onlarca sörf okulları açıldı. Alaçatılı gençlerimiz de hem sörf sporunu yapıyor, birçok gencimiz de sörf hocalığı yaparak geçimini buradan kazanıyor.İlk yıllarda Alaçatı Yenimecidiye Mahallesi en meşhur mahallemizdi. Ulusal televizyonlarda Alaçatı Kemalpaşa caddesini Nişantaşı ile karşılaştırarak gösteriyorlardı. Son iki yıldır da Hacımemiş Mahallesi bir trend kazandı. Herkes bu caddede dükkân tutabilmek için sıra beklemekte. Hacımemiş’in o güzelim daracık sokaklarında çok şirin dükkânlar oluşmaya başladı. Çocukluğumuzda hafta sonlarında arkadaşlarla beraber gezindiğimiz sokaklar şimdilerde ışıl ışıl olmuş.Son yıllara kadar akşamüzerleri mahalle sakini kadınlar kapı önlerinde komşuları ile oturup sohbet ettikleri görüntünün yerini artık lüks mekânlar almaya başlamış. Genelde çok güzel sanatsal ağırlıklı mekânlar oluşuyor bu Alaçatı için çok güzel bir şey.Hacımemiş Mahalle sakinlerine benim bir naçizane önerim olacak: “Aman evlerinizin altındaki mekânları kiraya verirken yüksek volümlü müzik yapanlara karşı daha duyarlı olun. Çünkü bir başka Alaçatı yok! Alaçatı’da sürekli yaşayanlar olarak bizler korumacı olursak şayet, Alaçatı’nın geleceği çok daha parlak olur. Bizler de gelecek nesillere korunmuş bir Alaçatı bırakmış oluruz.
Birçok Üniversite’de Alaçatı hakkında öğrencilere tez veriliyor.Alaçatı 1980 yıllarına kadar geçimi tarım ile olan,fakat merkezi yönetimlerin tarıma koymuş olduğu kota nedeniyle Alaçatı’da yaşam çok zorlanmıştı. 1980’den sonra Yumru Körfezi’ni keşfeden sörfçüler her yıl Alaçatı’yı Türk turizme tanıtmaya çok gayret ettiler. İlk sörf okulu kuranların başında Tunç Cecan, Engin Kalafatoğlu gibi çok değerli dostlarımız Alaçatı’da ilk olarak Dünya sörf yarışlarını düzenlediler. Görsel ve yazılı basında Alaçatı’nın çıtasını yükselttiler. Bu günlerde Alaçatı’da onlarca sörf okulları açıldı. Alaçatılı gençlerimiz de hem sörf sporunu yapıyor, birçok gencimiz de sörf hocalığı yaparak geçimini buradan kazanıyor.İlk yıllarda Alaçatı Yenimecidiye Mahallesi en meşhur mahallemizdi. Ulusal televizyonlarda Alaçatı Kemalpaşa caddesini Nişantaşı ile karşılaştırarak gösteriyorlardı. Son iki yıldır da Hacımemiş Mahallesi bir trend kazandı. Herkes bu caddede dükkân tutabilmek için sıra beklemekte. Hacımemiş’in o güzelim daracık sokaklarında çok şirin dükkânlar oluşmaya başladı. Çocukluğumuzda hafta sonlarında arkadaşlarla beraber gezindiğimiz sokaklar şimdilerde ışıl ışıl olmuş.Son yıllara kadar akşamüzerleri mahalle sakini kadınlar kapı önlerinde komşuları ile oturup sohbet ettikleri görüntünün yerini artık lüks mekânlar almaya başlamış. Genelde çok güzel sanatsal ağırlıklı mekânlar oluşuyor bu Alaçatı için çok güzel bir şey.Hacımemiş Mahalle sakinlerine benim bir naçizane önerim olacak: “Aman evlerinizin altındaki mekânları kiraya verirken yüksek volümlü müzik yapanlara karşı daha duyarlı olun. Çünkü bir başka Alaçatı yok! Alaçatı’da sürekli yaşayanlar olarak bizler korumacı olursak şayet, Alaçatı’nın geleceği çok daha parlak olur. Bizler de gelecek nesillere korunmuş bir Alaçatı bırakmış oluruz.
Kalın
sağlıcakla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.