Nerede eski Alaçatı? O Alaçatı’yı
çok özlüyorum. Alaçatı’nın Kemal Paşa Caddesi eskiden yaz – kış hareketliydi. Kahvehaneler sinemalar bakkallar bu cadde
üzerindeydi. Akşamları sinemaya giden insanlar, bu caddede gezinti yaparlardı.
Esnaflar geç saatlere kadar açıktı. Tarla işinden gelen üreticiler akşam
yemeğinden sonra kahvehaneye çıkar, hem dost ve arkadaş sohbetlerinin
sıcaklığında çaylarını yudumlar, hem de tarlasında çalıştıracak iççi bakardı. Üç
tane işçi kahvehanesi vardı. İş bulabilmek için işçilerde muhakkak buralara
gelirlerdi. Şimdiki gibi telefon, cep telefonu ve e-mail imkânları yoktu tabi!
Birde akşam kahvehaneye çıkanlar, eşinin liste ettiği ihtiyaçları da karşılardı
bakkaldan. Şimdi içim burkularak geçiyorum buralardan O aşina ruh gitmiş, duvarlar
sanki ağlıyor, soğuk! insan bu yerlere baktıkça eskiyi anımsamadan geçemiyor.
Bizler, bu mekânlarda yaşlılarımızın anlattığı hikâyelerle büyüdük. Aynı cadde
üzerinde bulunan Raşit Orbay’ın Kahvehanesinin anıları kazınmış! Cafe olarak
işletiliyor. Hacı Mustafa Bayır’ın bakkal dükkânı da. Hüseyin Bayır’ın bakkal
dükkânı cafe, bir başka dükkânını ise bir banka mekân tutmuş! Ahmet Ulutaş’ın
dükkânı restoran olmuş. Ruşit efendinin dükkânı yıllarca eczane olarak
çalıştırıldı. Şimdi ünlü bir markayla yaz sezonunu renklendiriyor! Nalbant
Mustafa Baysal’ın baba mesleğini oğlu Musa Baysal yıllarca sürdürmüştü. Vefat
edince bu kez oğlu Kazım Baysal dede mesleğini devam ettirdi. Sonunda meslek işlevsiz
kalınca başka bir iş bulup İzmir’e taşındı, ekmeğini orada kazanıyor, ne
yapsın? Diğer oğul Mehmet Baysal’da bir dükkânı bakkal olarak çalıştırırdı.
Diğer dükkanı ise küçük oğul Rıza Baysal manav olarak. Hem de Alaçatı’nın en
güzel manavıydı orası. Bir küçük at
arabaları vardı. Bazen kendisi, bazen çocukları at arabasında, kasalar içine
yerleştirdikleri sebze ve meyveleri, Ilıca Şantiye Evlerinde satarlardı. Yaşlanınca
bıraktılar, çocukları da sürdürmediler. Şimdilerde Mehmet Baysal’ın torunları Hasan
ve Kayhan Ölmezer kardeşler dedelerinin ocağını tüttürüyor. Meydanlıktaki
Belediye Kahvehanesini bekâr Hakkı lakabıyla tanıdığımız, Hakkı Çevik, Hilmi Çevik
ve kardeşleri çalıştırırlardı. Buranın bitişiğindeki sıralı dükkanlarda ise Alaçatı
Gençlik Spor Kulübü Lokali ile Okuma Odası ve bir diğerinde de Terzi Şadi’nin
dükkânı vardı. Gece gündüz insan kaynardı burası. Ayaküstü kapı önü sohbetleri
hep bu alanda yapılır, yaşlılar kahvehanede otururlar, gençlerse kulüp binasında!
Hüseyin Akalının dükkânlarının bir tanesini Terzi Sırrı Atatekin çalıştırırdı.
Bir dükkân aşağısında Semerci Hasan Kuşku’nun dükkânı, Ahmet Ulutaş’ın
dükkânının biraz altında ise Semerci Cemil Ustanın dükkânı bulunurdu. Bu ustalar
eşeklerimize çok güzel semerler yapardı. İki zanaatkâr ağabeyimizde
mesleklerinin erbabıydı. Bu yüzden çoğu kez semer yapım ve tamir işini
hangisine vereceğimizi bilemez, evden semeri sırtladık mı ayaklarımız bizi
hangi semerci ustasına götürürse ona giderdik. Usta semerimizi tamir edene kadar
da Kahveci Hüseyin Kutluay’ın veya bekâr Hakkı’ların kahvehanesine gider çay
içip tamiratın bitmesini beklerdik.Birde taş fırınlarımız ve emektarları vardı,
tabi yâd etmeden geçemem. Yılların emektarı Fehim Keskin Alaçatı’ya çok hizmet
etti. Hafta sonu tatili, bayram demeden, gece herkes uyurken Fehim ve
Abdurrahman Keskin ağabeyler sabahlara kadar çalışıp bizlere ekmek çıkarırdılar.
Şimdi orası da modaya uydu, yerinde yeni bir mekân, çok güzel unlu mamuller
üreterek hizmet veriyor beldemize. Ama ben, orada yakılan piren çalısının,
zeytin odununun kokusunu özlüyorum hep. İki kara fırın karşılıklıydı. Keskin’lerin
Fırını ve Barbun Hasan’ın ki. Bazen aileler evlerindeki fırınları yakmaz, bir
tepsi börek için değmez deyip, hazırladıkları böreği doğru bu fırınlara
getirirlerdi. Pişen börek ve ekmek kokuları bütün mahalleye yayılır, biz de bu
güzel kokulardan doyasıya nasiplenirdik. Hey gidi günler, kimler gelip geçti bu
yorgun diyardan bütün yük ve acılarını bırakarak. Zaman baba öğretti ki, geriye
kalan bu gök kubbede, yalnızca bir hoş seda imiş! Gelenlere selam, gidenlere
uğurlar olsun. Kalın sağlıcakla…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
YAŞANMIŞ ANILAR!
YAŞANMIŞ ANILAR! Bir köy çocuğu olarak geldim dünyaya. Bir yılkı atı kıvamında büyüdük yetiştik, türlü badireleri geçerek. Bu zamana gelinc...

-
“İNSANIN İNSANA İYİ GELDİĞİ BİR DÜNYA YARATILABİLİRMİYİZ”. İnsanın insana iyi geldiği bir dünya arıyorum kendi içimden çıkarak dışarıda do...
-
ALAÇATI’DA YAŞAMDAN KESİTLER 1960 lı yıllar. Alaçatı Belediye’sine ait elektrik santrali vardı. Bu gün halk Pazarı kuru...
-
28 Kasım 2011 pazartesi günü Tokoğlu Mahallesi Uğur Mumcu Caddesi’nde bulunan “Dost Kitap Kırtasiye” adındaki dükkânımı, Yenimecidiye Mahall...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.