HAYATA DAİR

 HAYATA DAİR!


Yaşam kısadır belki, ama ciddi anlamda değerlendirmeyi bilirsek o kısacık zamanı uzunmuşçasına dolu dolu yaşamak da bizim elimizdedir aslında... Her zaman yarınlardan söz ederek bugünümüzü heba ederiz. Her şeyi yarınlara erteler, yarınlara anlam yükleriz. Oysa ki yarınlar gelecek mi hiç birimiz bilmeyiz...

Oysa yarınların neler getireceğini ya da neler götüreceğini hiçbirimiz tahmin bile edemeyiz. Ve her nedense sonraki zamanlardan “gelecek” diye söz ederiz ama asla “gidecek” demeyiz...
Hayatı, sevdiklerimizi, zamanımızı, ve sağlığımızı her zaman çantada keklik gözüyle görürüz ancak onların bize emanet olduğunu ve günün birinde onları kaybedebileceğimizi hep göz ardı ederek boş işlerle tüketiriz. Her zaman en sevdiklerimizden ve her zaman en kötü anlarımızda bize destek olan yoldaş kişilerden başlamaz mıyız? Ya da onları seçmez miyiz kendimize üzüp incitmek için
K
açımız çok sevdiğimiz insanın hatasını yanlışını gördüğünde bir zamanlar kendisini sancılı günlerden arındıran koruyan kollayan, sevdiğini hala deli gibi sevmesine rağmen kaçımız sevdiğini affederek gururuna mağlup olmayı başarabiliyor ki? Gurur deyip soyutlamıyor muyuz kendimizi? o kişiye karşı set çekmiyor muyuz? Halbuki bir telefon edip özür dilese her şey değişecek diyorken yürek sesimiz, hep karşı taraftan beklemiyor muyuz? Gururumuzu sevgimize değişiyor ve sevdiklerimizi başka kollara hatta işin içinden çıkılmaz yollara itiyoruz. 

Ne olur bir ilişkiyi, arkadaşlığı, dostluğu yada evliliği kurtarmayı gerçekten istiyorsanız, sevdiğinize gerçekten değer veriyorsanız ve illa da özür dilenmesi gerekiyorsa bunu siz üstlenin!İnanın hiçbir şey kaybetmezsiniz, hatta belki de aksine bir çok şeyi yeniden kazanabilirsiniz...
Ancak her şeyi yaptığınız halde karşı taraf sizi hala anlamıyorsa ya da durumu değiştiremiyorsanız bile yine de üzülmeyin. En azından yıllar sonra yeniden o kişiyi hangi şartlarda olursa olsun karşınızda gördüğünüzde içinizde kendi adınıza bir pişmanlık duymazsınız. “Ben zamanında elimden geleni yapmıştım onu kazanmak için” diyebilirsiniz. Bu bile yetmez mi? Olmazsa olmaz ama en azından ruhunuzun derinliklerinde ukdesi kalmaz..
Gururla yaşamak güzeldir elbette ama sevdiğin olmadan yaşamaya benzer mi? Yani illaki birinden fedakarlık yapılacaksa varsın gururunuzu feda edin hayatınızda. Bir kere de olmaz mı?
Zaten sevdiğiniz yanınızda ise gururunuz her zaman sizinle demektir
. Peki yalnızsanız ve o çok sevdiğiniz insan yanınızda yoksa söyler misiniz gururun bir anlamı var mı?
İlerleyen yaşlarımızda gençliğimizde yapamadığımız, içimizde ukde kalan davranışları gençlerden gördüğümüzde “ah gençlik” diye iç geçirmez miyiz? Sanki bizler de bir zamanlar hiç genç olmamışsızcasına..Farkındaysak; yaptığımız şeylerden değil de hep yapamadığımız şeylerden pişmanlık duyarız. O yüzden canınız ne yapmak istiyorsa yapın. “LEO BUSCAGLİA” “SEVGİ” Kitabında anlattığı gibi, “Hayatı dolu dolu yaşayın!” diyor.

Ak saçlı bir dede: “Haydi evlat! Sen zamanında hayatı gerektiği gibi yaşayamadın. Al sana bir joker. Bir daha her şeyi en başından yaşa! mı diyecek?  Hayatınızda sahip olduklarınızı değil de yalnız sizi seven ve en çekilmez olduğunuz durumlarda bile size ilgisini,sevgisini esirgemeyen kişi ya da kişilere rastlamışsanız hayatınızın çeşitli evrelerinde, lütfen onlara daha fazla sahip çıkın. Çünkü sizi asıl hak eden yalnız onlardır. Gerisi kocaman bir YALANDIR!  Onlara herkesten daha çok gönül kapılarınızı aralayın. Çünkü onlardan kalmadı artık. Bulduysanız da sakın kaçırmayın!  

Hayatınızda hep "iyi ki"ler olsun, "keşke"ler değil!

"Ertelenen değil, asla hatırınızdan silinmeyen zamanlarınızın olması dileğimle..."

Kalın sağlıcakla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

YAŞANMIŞ ANILAR!

YAŞANMIŞ ANILAR!  Bir köy çocuğu olarak geldim dünyaya. Bir yılkı atı kıvamında büyüdük yetiştik, türlü badireleri geçerek. Bu zamana gelinc...